Umfang 170 seiten
Sırça Köşk
Über das Buch
Bir zamanlar bos gezmeyi is yapmaktan çok seven üç arkadas varmis. Bugünden yarina geçinmek, gittikleri yerlerin birinden yüz bulsalar, besinden kovulmak canlarina tak demis. Alin teriyle kazanip gönül rahatligiyla yemeyi de gözlerine kestiremezlermis, çünkü elleri ise yatkin degilmis. Bir gün, uzun bir yolculuktan sonra, yüksekçe bir tepede oturup asagidaki ovada yayilan büyük bir sehre garip garip bakarlar, acaba bu bilmedigimiz yerde nasil karsilanacagiz, diye aci aci düsünürlerken, içlerinden birinin aklina yaman bir fikir gelmis, hemen yerinden firlayip:
–Gelin benimle beraber, bu sehirde sirça kösk yapalim; ömrümüzün sonuna kadar bolluk içinde, rahat yasariz!– demis.
Ötekiler:
–Bu sirça kösk de nedir?– diye sormuslar, beriki:
–Durmayin, vakit kaybetmeyelim, yolda anlatirim!– diye onlari pesine takmis, bayirdan asagi kus gibi hizla inmeye baslamislar.
Elebasi yolda üç bes sözle arkadaslarina sehire varinca nasil davranacaklarini ögretmis.
Indikleri sehir, o memleketin bassehri imis. Bu memlekette bütün millet çalisir, herkes elinden gelen isi yapar, kendi basina buyruk, beyler gibi yasarmis. Tarlalarda, dükkanlarda insanlar ari gibi çalisir, kazanan kazanamayana destek olur, malini lüzumuna göre baskasiyla degisir, kavgasiz dövüssüz, efendisiz usaksiz, ömrünün sonunu bulurmus. Gündelik islerini gördürmek, nizalarini yatistirmak için aralarindan seçtikleri adamlar hemserilerine hizmet etmekten baska sey düsünmez, zorbaligi akillarindan bile geçirmezlermis.