Ah Şu Biz Türkler!

Text
0
Kritiken
Leseprobe
Als gelesen kennzeichnen
Wie Sie das Buch nach dem Kauf lesen
Ah Şu Biz Türkler!
Schriftart:Kleiner AaGrößer Aa

Ah Şu Biz Türkler

1  Titel Seite

2  Önsöz

3  Sarımsak Tarlası

4  Diyalogsal

5  40 yıllık sebat

6  Bakış Açısı

7  Dostları olmalı insanın…

8  Mahkeme tutanaklarından..

9  Kim Angut?..

10  Nedir Yakınlaştıran

11  Hayvanlar aleminden dersler

12  Amerikan replikleri - Türkçe karşılıkları

13  Bir internet yalanının önlenemez yükselişi...

14  İdeal Erkek ...

15  Erkeklerin kuralları….

16  Cesaretin bittiği yerde...

17  Erzurumlu

18  Şapka ve maymunlar…

19  İnsanoğlu..

20  Akıllı Eşek...

21  Diplomasi..

22  Sarı Öküz...

23  Mühendis dediğin....

24  Masal kahramanlarından öğrendiklerimiz...

25  Yaşlı Adam ve Balık...

26  Matematik sınav sorusu..

27  Murat Birsel’den güzel bir yazı..

28  Kızılderili...

29  Bir haberin anatomisi – Siz hangi tiptensiniz?

30  Ağustos böceği ve karınca

31  THY Call Center'dan

32  Ağzından baklayı çıkarmak...

33  Bunlar ancak memleketimde olur..

34  Why, Why, Why??

35  Parmaklarım yeniden ne zaman çıkacak babacım?

36  Temel’den oğluna mektup..

37  Geniş tabanlı eğitim..

38  Ne mutlu Türk’üm diyene!.

39  TV gafları…

40  Harababi baba..

41  İstanbul’un semt isimleri nereden geliyor?

42  Hayvanları sevmiyorum!!!

43  Annelerimizden öğrendiklerimiz!..

44  Sırada kaynak yapmanın felsefesi...

45  Üçüzler…

46  Hasan Kaçan'dan "Bir Türk'ü nasıl tanırsınız"

47  Şu Hollywood filmleri…

48  Soru(n)..

49  İşin bahanesi..

50  Sen balıksın...

51  Antikacı...

52  Cows and Economic..

53  Çan Eğrisi..

54  Dün ve Bugün...

55  Bir kadın ve bir erkek nasıl mutlu edilir?

56  Titel

57  Ülkem insanı çevrecidir..

58  İnternet cafe muhabbetleri…

59  Ben ne diyiremmm..

60  Titel - 1

61  Pazarlama…

62  Dünyada Türklere sorulan en ilginç sorular....!!

63  Havalı espriler..

64  Oto pazarından seçme diyaloglar

65  Pazarlama dersleri

66  Tsunami Türkiye'de olsaydı...

67  Üçlü filtre testi

68  Matematik Yalan Söylemez....

69  Biz ve tabiat…

70  Teori ve gerçek

71  Kıyamet kopunca medyamız…

72  Arthur Ashe..

73  Erkek Sözlüğü

74  Doktora tezi - tez danışmanı

75  Bir hikaye ve telafisi olmayan dört şey..

76  Uçan Entari..

77  Işığı Yanan Evler

78  Günlük dumurlar..

79  Bankacılık dumurları..

80  Sizin büyük taşlarınız hangileri..

81  Yaşayan zavallı Türkçemiz !

82  Kars’ta bir yerel tv röportajı..

83  Çatlak testi..

84  Cam tavan..

85  Üstün Dökmen’den..

86  Kadın ve erkek…

87  Hala geçerli bir akçe…

88  Sınav soruları ve bomba cevaplar..

89  Türkçemizin evrimi..

90  İki embriyo..

91  Araba markalarının anlamları..

92  Olay budur!!.

93  Şu bizim minibüs şoförleri.

94  Genç adam ve jaguarı

95  Bir kaz göndersem..

96  Detaylar ve öz..

97  Çağrı merkezlerinden..

98  Hata nedir?

99  Bilgisayarcılardan sallamalar..

 

100  Elektrik alamama…

101  Zamanın değerini bilmek için..

102  Hoca ve seyis..

103  İtiraf.com’dan inciler..

104  Temel ve Nataşa..

105  Olmadı çay demleriz…

106  Ülkenin birinde..

107  Baki’nin yemini

108  Bir hukukçunun ilan-ı aşkı..

109  Türk Erkeği..

110  Neden???

111  Atasözlerimizdeki çelişkiler..

112  Türk yalanları..

113  Doğan Cüceloğlu ile düşündürücü bir sohbet..

114  İnsan psikolojisini yönetme

115  Hela muhabbetleri..

116  Korsan CD’lerde alt yazılar…

117  Titel - 2

118  Titel - 3

119  Formula-1 için Türk Pilotlar aranıyor…

120  " Dolap çevirmek" ne demek

121  Anne olmasaydınız eğer…

122  Bazı kelimelerin etimolojik kökenleri…

123  Bir yastıkta 40 yıl…

124  Kadındaki küçük kız…

125  Bilgi ve para...

126  Performans terimlerinin gerçek anlamları..

127  Güvercinler ve siyasetçiler..

128  Türkçe’ye girmeye aday yeni kelimeler..

129  Artimetik…

130  Bir kediyi ağaçtan indirmek..

131  İmam ve cemaat..

132  Şu üç şey.…

133  Titel - 4

134  Urfalının baba mezarını ziyareti…

135  Bir erkek gidince…

136  Evlilik nedir?

137  Temel’in askerlik anıları…

138  Metrodaki kemancı...

139  Yakıt durumu

140  Papa araba kullanırsa..

141  Trakyalı’nın aşk mektubu…

142  Babam ve ben…

143  Nişanlılık..

144  Öğretmen tehditleri..

145  30'lular 40'lı yaştakiler için..

146  İnsan tipine göre yemin etme şekilleri..

147  Bir kadına ofsaytı anlatmak..

148  Bir erkek kadının elini neden öper…

149  Hey onbeşli…

150  Düğün senin evinde..

151  Hayat dediğin…

152  Adem ile Havva hangi milletten…

153  Nasrettin Hoca ve Swot analizi..

154  Temel’in iç hesaplaşması..

155  Üç derste İngilizce..

156  Asansör..

157  Hayat kurtaran küfür..

Ah Şu Biz Türkler

Türkleri Anlama Rehberi

Savaş Bozbel


Impressum

Texte: © Copyright by Savaş Bozbel

Umschlag:© Copyright by Canva

Verlag: EPubli

Druck:epubli ein Service der neopubli GmbH, Berlin

ISBN 978-3-741892264

Printed in Germany 2017

Bibliografische Information der Deutschen Nationalbibliothek

Die Deutsche Nationalbibliothek verzeichnet diese Publikation in der Deutschen Nationalbibliografie; detaillierte bibliografische Daten sind im Internet über http://dnb.d-nb.de abrufbar.

Güzel ülkemin,

güzel insanlarına....

Önsöz

Bazı yazı ya da kitaplar vardır ya hani. Okudum hayatım değişti denilen kitaplar. İşte elinizdeki bu kitap öyle kitaplardan değil. Kitap, sadece bir solukta okuyacağınız, keşke bitmeseydi diyeceğiniz, bazı sayfalarında düşünecek, bazılarında güleceğiniz cinsten. Aslında bir bakıma insanımızı anlatan, muzipliğini, zekasını, yansıtan bir kitap. Bir Hacivat-Karagöz kukla tiyatrosu, bir İsmail Dümbüllü ortaoyunu, bazen de Mevlâna, Yunus derinliği ve hoşgörüsünü, bazen de hicvini, yakalayacağınız bir çalışma.

Bu kitap, yıllarca e-posta kutuma düşmüş, değişik mecralarda rastladığım, not aldığım yazıların bir derlemesinden ibaret. Sahiplerini bulabildiğim yazıları ilgili yerlere ekledim. Kitap, insanımızı, bizi anlatıyor; bir bakıma kendimize ayna tutuyor. Her bir hikâyede, alıntıda insanımızın ayrı bir özelliğini yakalayacaksınız.

Eleştiri ve önerilerinizi, savas@bozbel.com adresine gönderebilirsiniz.

Sevgiyle kalın..

Savaş Bozbel

İçindekiler


Önsöz6
Sarımsak Tarlası17
Diyalogsal19
40 yıllık sebat22
Bakış Açısı24
Dostları olmalı insanın…25
Mahkeme tutanaklarından..26
Kim Angut?..31
Nedir Yakınlaştıran32
Hayvanlar aleminden dersler33
Amerikan replikleri - Türkçe karşılıkları37
Bir internet yalanının önlenemez yükselişi...40
İdeal Erkek ...44
Erkeklerin kuralları….49
Cesaretin bittiği yerde...51
Erzurumlu53
Şapka ve maymunlar…54
İnsanoğlu..55
Akıllı Eşek...56
Diplomasi..58
Sarı Öküz...59
Mühendis dediğin....64
Masal kahramanlarından öğrendiklerimiz...71
Yaşlı Adam ve Balık...72
Matematik sınav sorusu..73
Murat Birsel’den güzel bir yazı..75
Kızılderili...78
Bir haberin anatomisi – Siz hangi tiptensiniz?80
Ağustos böceği ve karınca85
THY Call Center'dan87
Ağzından baklayı çıkarmak...92
Bunlar ancak memleketimde olur..94
Why, Why, Why??98
Parmaklarım yeniden ne zaman çıkacak babacım?101
Temel’den oğluna mektup..102
Geniş tabanlı eğitim..104
Ne mutlu Türk’üm diyene!.105
TV gafları…107
Harababi baba..112
İstanbul’un semt isimleri nereden geliyor?113
Hayvanları sevmiyorum!!!119
Annelerimizden öğrendiklerimiz!..120
Sırada kaynak yapmanın felsefesi...125
Üçüzler…127
Hasan Kaçan'dan "Bir Türk'ü nasıl tanırsınız"129
Şu Hollywood filmleri…132
Soru(n)..135
İşin bahanesi..139
Sen balıksın...141
Antikacı...142
Cows and Economic..144
Çan Eğrisi..149
Dün ve Bugün...150
Bir kadın ve bir erkek nasıl mutlu edilir?151
Yabancılar Türk isimleri alsaydı…155
Ülkem insanı çevrecidir..157
İnternet cafe muhabbetleri…160
Ben ne diyiremmm..163

Emeğinin karşılığını almak için usta olmak yetmez..164

Pazarlama…167

Dünyada Türklere sorulan en ilginç sorular....!!168

Havalı espriler..172
Oto pazarından seçme diyaloglar175
Pazarlama dersleri177
Tsunami Türkiye'de olsaydı...179
Üçlü filtre testi183
Matematik Yalan Söylemez....184
Biz ve tabiat…187
Teori ve gerçek189
Kıyamet kopunca medyamız…190
Arthur Ashe..193
Erkek Sözlüğü194
Doktora tezi - tez danışmanı197
Bir hikaye ve telafisi olmayan dört şey..199
Uçan Entari..201
Işığı Yanan Evler203
Günlük dumurlar..205
Bankacılık dumurları..209
Sizin büyük taşlarınız hangileri..212
Yaşayan zavallı Türkçemiz !215
Kars’ta bir yerel tv röportajı..217
Çatlak testi..219
Cam tavan..221
Üstün Dökmen’den..222
Kadın ve erkek…224
Hala geçerli bir akçe…225
Sınav soruları ve bomba cevaplar..225
Türkçemizin evrimi..229
İki embriyo..231
Araba markalarının anlamları..234
Olay budur!!.235
Şu bizim minibüs şoförleri.239
Genç adam ve jaguarı241
Bir kaz göndersem..244
Detaylar ve öz..247
Çağrı merkezlerinden..248
Hata nedir?253
Bilgisayarcılardan sallamalar..254
Elektrik alamama…257
Zamanın değerini bilmek için..261
Hoca ve seyis..262
İtiraf.com’dan inciler..264
Temel ve Nataşa..267
Olmadı çay demleriz…267
Ülkenin birinde..268
Baki’nin yemini270
Bir hukukçunun ilan-ı aşkı..271
Türk Erkeği..274
Neden???275
Atasözlerimizdeki çelişkiler..277
Türk yalanları..279
Doğan Cüceloğlu ile düşündürücü bir sohbet..286
İnsan psikolojisini yönetme289
Hela muhabbetleri..290
Korsan CD’lerde alt yazılar…293
Yaşandığı iddia edilen bir olay...295

Nuri Alço ile Tecavüzcü Çoşkun arasındaki farklar..296

Formula-1 için Türk Pilotlar aranıyor…299

Sarımsak Tarlası

Genç adamın biri,

Dermiş babasına her gün;

“Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi”

Baba, itiraz eder,

Olmaz öyle çok dost, hakikisi

Belki bir, belki iki,

Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki...


Devam eder durur konuşma...

Aralarında başlar bir tartışma,

Karar verirler bir sınava,

Dostun hakikisini anlamaya.


Bir akşam bir koyun keserler,

Ve koyarlar çuvala,

Baba der ki oğluna,

'Hadi al bu çuvalı, şimdi götür dostuna'


Çuvaldan kanlar damlamakta,

Sanki öldürmüşler de bir adamı,

Koymuşlar çuvala,

 

Dıştan böyle sanılmakta,


Delikanlı sırtlar çuvalı,

Gider en iyi bildiği dostuna, çalar kapıyı,

O dost, bakar ki bir çuval, hem de kanlı,

Kapar hızla kapıyı delikanlının suratına,

Almaz içeri arkadaşını,


Böylece tek tek dolaşır delikanlı,

Kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını,

Ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır,

Evlat geriye döner,

Ama içten yıkılır...


Babasına dönerek; “haklıymışsın baba” der,

Dost yokmuş şu dünyada ne sana, ne de bana,

Baba “hayır Evlat” der, benim bir dostum var bildiğim,

Hadi, çuvalı alda bir kerede git ona,


Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar,

Alnından ter, çuvaldan kanlar damlar...

Gider, baba dostuna,

Kabul görür, sevinir,

O dost, delikanlıyı alır hemen içeri,


Geçerler arka bahçeye,

Bir çukur kazarlar birlikte,

Çuvaldaki koyunu gömerler adam diye,

Üzerine de serpiştirirler toprak,

Belli olmasın diye dikerler sarımsak...


Genç adam gelir babasına;

“Baba, işte dost buymuş” diye konuşunca,

Babası; “daha erken, o belli olmaz daha,

Sen yarın git O'na, çıkart bir kavga,

Atacaksın iki tokat, hiç çekinmeden ona,

İşte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi,

Sonra gel olanları anlat bana...”


Genç adam, aynen yapar babasının dediğini,

Maksadı anlamaktır dostun hakikisini,

Babasının dostuna istemeden basar iki tokadı,

Der ki tokadı yiyen DOST;

“Git de söyle babana,

Biz satmayız sarımsak tarlasını

Böyle iki tokada”

Diyalogsal

(İzzet Yıldızhan Show'da dansçı kızlar bacaklarını 180 derece açarken)

Müslüm Gürses: Harika yahu, pergel gibi açtılar bacaklarını...

İzzet Yıldızhan: Pergel nedir abi?

Müslüm Gürses: Geometrik bir hadise...

***


Savaş Ay: Siz Ugandalı mısınız?

Zeynep Mansur: Hayır, ben sanatçıyım; halka mal olmuş birisiyim!..

***


Hülya Avşar: Aşık mısın?

Gülben Ergen: Evet...

Hülya Avşar: Really?

Gülben Ergen: Of course yaaniii!..

***


İhsan Kalkavan: Fenerbahçe'den Nobre'yi ve Hooijdonk'u çıkar, Fenerbahçe`de bir şey yok...

Ömer Çavuşoğlu: Olur İhsan, hatta birkaç kişi daha çıkaralım sen oyna...

Aziz Üstel: (şarkı şeklinde) Sen oyna İhsan, sen oynaaa...


***

"Silikon Vadisi" programının sunucusu: Artık web siteniz hazır olduğunda bize söylersiniz biz de programımızda yayınlarız...

M. Ali Erbil: Tabii artık siz de bana girersiniz ne zaman isterseniz hahaha... (bir süre sessizlik!)

Sunucu: Ziyaret etmeye çalışırız...


***

(Beyazıt Öztürk üzerinde oturdukları raylı sistem platformu oynatır)

Ayşe Hatun Önal: N'oluyo yaa?

Beyazıt Öztürk: Altta adamlar var sıkılınca yürüyorlar...

Ayşe Hatun Önal: Hakkatten mi?


***

Reha Muhtar: Biri daha vardı, o gelmedi mi? (kız arkadaşını soruyor)

Akademi Türkiye Mücahit: O kalbimde yaşıyor...

Reha Muhtar: Ne bu Atatürk mü ki?


***

Erman Toroğlu: Nobre'yi kucağına alacaksın savunmada başka yolu yok. Bebek gibi kucağına alacaksın...

Şansal Büyüka: Ama kaçıyo hocam...

Erman Toroğlu: Kaçırmayacaksın!..

Şansal Büyüka: Kaçıyo hocam...

Erman Toroğlu: Kaçırmayacaksın!..

Şansal Büyüka: Kaçıyo, kaçıyo...


***

Metin Uca: 92 yaşındayken kaybettiğimiz "Yesari" ön adlı Türk musikisi bestekârı; "a" harfi?

Didem Uzel: Yesari Asım Can Gündüz!..

Metin Uca: Bu cevabınız "bazı" internet sitelerinde çıkacak!..


***

Metin Uca: Türkiye'de koruma altına alınan ilk kuş türü olarak bilinen, yaşam alanı Güneydoğu Anadolu olan uzun gagalı kuş?

Selçuk Özer: Kaplumbağa!..

40 yıllık sebat

Kudüs’te görevlendirilen bir gazeteci, Ağlama Duvarı’nın önünden her geçişinde, yaşlı bir Musevi'nin orada öyle durup dua ettiğini fark etmiş. Bir hafta, iki hafta. Sonunda adamla bir röportaj yapmaya karar vermiş. İzin alıp teybini açmış, sormuş adama:

- Adınız?

- David. Polonya Yahudi’siyim. Yaşım 65. Smalla'da bir manav dükkânım var. Evliyim. İki çocuğum Tel Aviv'de bir çiçek serasında çalışıyor...

- Sizi her gün burada, Ağlama Duvarı’nın önünde dua ederken görüyorum.

- Evet, her sabah dükkânı açmadan buraya gelirim. Dünya barış ve insanların kardeşliği için dua ederim. Öğle tatilinde bu sefer insanların mutluluğu, acıların sona ermesi için Yaradan'a yalvarırım. Akşam da, eve dönerken, bu kez dürüst ve iyi insanların esenliği için dua ederim. Cumartesi günleri de burada, yine dua ederek geçiririm.

- Ne güzel! Kaç senedir bunu sürdürüyorsunuz?

- Israil'e göçtüğümden beri, yani 40 yıl geçti. Gazeteci çok etkilenmiş, heyecanla sormuş:

- 40 yıldır her gün dua ediyorsunuz. 40 yıldır yılmadınız. Bugün nasıl bir duygu içindesiniz, neler hissediyorsunuz?


Uzun uzun iç geçirmiş yaşlı Musevi; sonra bezgin bir sesle cevap vermiş:

- Vallahi artık bilemiyorum, demiş. İçimde, sanki duvara konuşuyormuşum gibi bir his var.

Bakış Açısı

Arjantin' li ünlü golfçu Robert de Vincenzo, yine bir turnuvayı kazanmış, ödülünü alıp kameralara poz vermiş ve kulüp binasına gidip oradan ayrılmak üzere hazırlanmıştı. Bir süre sonra binadan çıkıp otoparktaki arabasına yürürken yanına bir kadın yaklaştı. Kadın başarısını kutladıktan sonra ona çocuğunun çok hasta ve ölmek üzere olduğunu anlattı. Zavallı kadının hastane masraflarını ödemesi olanaksızdı. Kadının anlattığı öykü De Vincenzo' yu çok etkilemişti, hemen cebinden bir kalem çıkarttı ve turnuvadan kazandığı paranın bir miktarını yazdı çek defterine. Çeki kadının eline sıkıştırırken de ona, "Umarım bebeğinin iyi günleri için harcarsın" dedi.

Ertesi hafta kulüpte öğle yemeği yerken, Profesyonel Golf Derneği' nin bir görevlisi yanına geldi. "Otoparktaki görevli çocuklar gecen hafta turnuvayı kazandıktan sonra yanına bir kadının geldiğini ve onunla konuştuğunu söylediler bana" dedi. De Vincenzo evet anlamında başını salladı. "Evet" dedi görevli, " Sana bir haberim var. O kadın bir sahtekârdır. Üstelik hasta bir çocuğu da yok. Seni fena halde kandırmış arkadaşım." De Vincenzo, "Yani ortada ölümü bekleyen bir bebek yok mu?" dedi. "Hayır, yok" dedi görevli. "İşte bu, bu hafta duyduğum en iyi haber." dedi De Vincenzo.

Anafikir: Aynı pencereden dışarı bakan iki adamdan biri, sokaktaki çamuru, diğeri ise göktekı yıldızları görür.

Dostları olmalı insanın…

Dostları olmalı insanın,

aynen gemilerin limanları gibi.

Zaman zaman uğradığın, yükünü boşalttığın,

dalgalar dininceye kadar beklediğin koynunda.


Sonra açık denizlere uğurlamalı seni,

geri döneceğin günü bekleme umuduyla.

Bazen, rüzgâra o açmalı yelkenini,

yanağına konan bir öpücüğün coşkusuyla,

halatlarını çözmeli,

seni çok ama çok özlemeli.

Dostları olmalı insanın;

ermiş, bilge, hayatı ezbere okuyabilen.

Düşünmediklerini düşündüren,

seni bir cambaz ipinde, güvende tutabilen,

gerektiğinde senin için ateşi yutabilen,

yolunu ışıtan ustan olmalı.

Şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini.

Sana vermeli soğuk bir kış gününde

üzerindeki tek gömleğini...

Oğuzkan Bölükbaşı

Mahkeme tutanaklarından..

Hâkim: -Müvekkiliniz neden boşanmak istiyor avukat hanım?


-Karsı taraf ile aralarında düşünce farklılıklarından kaynaklanan şiddetli geçimsizlik bulunuyor sayın hakim


Hakim: -Tabi, biri Aristo diğeri Descartes çünkü.


***


Yıl 2005 İstanbul 4. ağır ceza mahkemesinde sahte rakı imal etmek suçundan açılan davada sanıkların sorgusu yapılıyor.

Sanık: - Lokantalardan filan topladığımız şişelere yaptığımız rakıları doldurduk.

Mahkeme Başkanı: - Alınan parmak izi örneklerinde hem sizin hem de sabıkalı başka kişilerin parmak izi var.

Sanık: -Doğrudur.

Mahkeme Başkanı: - Bu ne pislik, bari şişeleri yıkayıp doldursaydınız.


***


Dava: uyuşturucu kaçakçılığı

Sanık: Takriben 65 yaşında bir amca.

Yer: Ağır ceza mahkemesi

Olay: Amcanın ahırı ağzına kadar marihuana dolu olarak bulunmuştur.

Hakim: - Amca anlat bakalım ne oldu?

Sanık: - İçiciyim ben reisim.

Hakim: - Nasıl yani? Bir ahır dolusu esrarı mı içecektin?

Sanık: - Yazları yetiştirir ve biriktiririm. Kışları da içerim hakim bey.

Hakim: - (kahkahalar) kapatırım seni ahıra, kapına da iki jandarma koyarım, yaza kadar o otu bitiremezsen sonra görüşürüz.


***


Dava: Tarihi eser kaçakçılığı

Yer: Ağır ceza mahkemesi

Olay: Arabanın bagajında Roma dönemi büstler yakalanmıştır.

- Anlat bakalım Osman?

- Tarlamı sürerken bu kafaları buldum hâkim bey, tam müzeye teslim etmek zere yola çıkmıştım ki tutuklandım. Masumum hâkim bey, tahliyemi isterim

- Osmannnn, Osmannnn. Hatay'da bulduğun kafaları neden İstanbul’daki müzeye teslim etmeye çalışıyorsun?


***

Yer: Beykoz Adliyesi yeni TCK’nın 233/2. maddesi uyarınca hamile sevgiliyi terk edene hapis cezası verilebilecek olması nedeni ile şikâyette bulunmak için savcıya giden avukat meslektaşımıza;

- Nedir bu avukat hanım?

- Sevgilisinin hamile olduğunu bildiği halde terk eden şüpheli hakkında suç duyurusunda bulunacaktım.

- Allah Allah. (Kâtibe seslenir). Yeni TCK’yı getirin. Evet burada varmış madde. İlk defa karşıma çıkıyor.

- Ya yeni bir madde.

- Bu çocuk evlilik dışı mı şimdi?

- Evet.

- Burası İstanbul.


***


1940'lardan aktarılan bir anı: Yaşlıca bir Rum kadıncağız sanık kürsüsünde durmaktadır. Duruşma uzadıkça uzar. Kadıncağız şişmanlığın ve yaşı nedeniyle, mahalle karısı misali, tanık kürsüsüne yaslanıp belini kırarak ağırlığını bir tarafa vererek durur.

Hâkim: "Hanım düzgün dur!" (sertliğiyle bilinen bir hakimdir). Beş dakika sonra kadıncağız dikilmekten yine yorulur, bu sefer ağırlığı öbür tarafa vererek bükük durur.


Hâkim: "Hanım düzgün dur!" Kadıncağız tekrar toparlanır. Bu olay birkaç kere tekrarlar. En sonunda hâkim yine: "hanım düzgün dur!" deyince kadıncağız lafı patlatır:


- A yeter bea! Mahkeme mi yapiyoruz, fotogıraf mi çektiriyoruz?


***


2005 yılının Kadıköy adliyesinde yaşanmıştır. Becerikli bir kâtip, mübaşir hâkim ekibine sahip mahkeme kadrosu, benim de birinde bulunduğum boşanma davalarını seri olarak karara bağlamaktadır. Ancak bu arada listeye uyulmamakta hazır beklemekte olan kim varsa onlara öncelik de verilmektedir.

Arka arkaya davalar karara bağlandıktan sonra mübaşire "Bizim duruşma vardı" diye danışan kimse kalmaz. Mübaşir de hesabı hafiften şaşırdığı için koridora çıkıp bağırır: "bilmem kaçıncı bilmem ne mahkemesinde davası olan!". Kimsecikler üzerine alınmaz. Mübaşir açık olan kapıdan içeri bakar. Teşkilat tam kadro hazır müşteri beklemektedir. Döner tekrar koridora

bağırır:

- Haydi! Yok mu boşanmak isteyen?


***


Bir avukat Amerikan filmlerine özendiği için midir, öz Türkçeci olduğu için midir bilinmez bir duruşma boyunca hakime "yargıcım" deyip durur. Hani "Sayın yargıç" değil de "Yargıcım" diyor ki biraz daha Türk ananelerine uysun, hâkim bu hitabeti garipsemesin. Bir, iki, üç beş derken hâkim en sonunda: "Ayıp oluyor ama avukat bey!" der. Avukat şaşırmıştır. "Ne oldu ki?" diye sorar. Hâkim: “Yaşça büyük olabilirsiniz ama biz de hakimiz bir yerde! Deminden beri YAVRUCUM deyip duruyorsunuz. Yeter ama!”